Bu yazımızda akıllardaki şu sorulara cevaplamaya çalışacağız inşallah;
-Peygamberi ve Allah’ı hiç duymayan veya yanlış duyan insanlar ne yapsın?
-Yabancı ülkede Allah’tan ve Peygamber’den habersiz, ateist bir ailede doğan ve müslümanlığın hep yanlış olarak gösterildiği ve bu nedenle İslam’ı araştırmaya duymayan ama çok dürüst, insanlara karşı nazik ve etrafına hep iyilik yapan insanlar ne yapsın?
-Bunların cehenneme gitmesi haksızlık değil mi?Hristiyan doğan çocukların suçu ne ?
Şunu söylememiz gerekir ki Cennete girmenin birinci şartı Allah’a ve Onun en son elçisi olan Hz. Muhammed (sav)’e iman etmektir. Bu nedenle Hz. Muhammed (sav)’in peygamberliğiyle ilgili gerekli bilgiyi aldığı halde inanmayanlar cennete giremez. İslam’dan haberi olmayanların durumu ile ilgili olarak İslam alimlerinin görüşlerine geçmeden önce konunun daha iyi anlaşılması adına öncelikle “fetret” kavramını açıklayalım
Fetret, kesinti, aralık, fasıla manalarında kullanılmaktadır. Dinî bir tabir olarak da, iki peygamber arasında geçen zaman için kullanılır.
İslâm âlimleri fetret ehlini üç kısımda inceler:
1. Cenab-ı Hakkın varlık ve birliğini kendi aklı ve zekâsının yardımıyla düşünüp bulan ve bilen kimseler:
2. Tevhid inancını bozup değiştirerek putperestliği kabul eden ve kendilerine göre din uydurup insanları kendi çevresinde toplayanlar
3. Ne mü’min ne de müşrik, herhangi müsbet veya batıl bir inanca sahip olmayıp bütün ömrünü gaflet içinde geçiren; akıl ve zihnini bu nevi meselelerle meşgul etmeyen kimseler. Cahiliye devrinde bu sınıfa giren insanlar da vardı.
Birinci sınıfta bahsedilen binlerce insanın arasında Allah’ın varlık ve birliğine inananlar olduklarından, o zamanlar bir peygamber gelmediğinden herhangi bir peygamberin de ümmeti olmadıklarından ve ayrıca Peygamber Efendimize (asm) de yetişemediklerinden, Cenab-ı Hak onları tek başlarına ayrı bir ümmet olarak haşredecektir. İmanları sayesinde ebedi hayatlarını kurtarmışlardır.
İkinci sınıftakiler putperest olduklarından cehennemliktir.
Üçüncü sınıfa girenler ise, gerçek manada fetret ehli olduklarından, bunlar cehennem ehli olmayacaklardır. Cenab-ı Hakk ayeti kerimede “Biz bir kavme peygamber göndermedikçe azap edecek değiliz” (İsra 15) buyuruyor. Bu nedenle, kendilerine hak ve hakikati tebliğ edecek bir peygamber gelmediği ve küfrü gerektirecek bir halleri de olmadığından ehl-i necat yani kurtuluş ehlidirler. Bu hususta bütün Ehl-i Sünnnet ittifak etmişlerdir.
Peygamberimizin (a.s.m.) gönderilmesinden sonra, davetini duymayanlarla ilgili olarak İmam Gazalî’nin insanları üç sınıfta incelediğini görmekteyiz:
1. Peygamberin (a.s.m.) davetini duymamış, kendisinden haberdar da olmamıştır. Bu sınıfa giren insanlar kesin olarak kurtuluşa ermiş kişiler olup cennetliktir.
2. Peygamberin (a.s.m.) davetini, gösterdiği mucizeleri ve güzel ahlâkını duymuş olmakla beraber îman etmemiştir. Bu sınıf kesin olarak azaba uğratılacaktır.
3. Peygamberin (a.s.m.) ismini duydukları halde, aleyhinde yapılan menfî propagandalardan başka bir şey duymadıklarından, kimse onlara doğruyu söyleyip onları teşvik etmediğinden alâka duymamaktadırlar. Bunların da ehl-i necat olacaklarını, yani cennete gireceklerini umarım.
Bunlar İslam alimlerinin görüşleri olmakla birlikte en güzelini ve doğrusunu yalnız Allah bilir.