İyi bir Ateistin cehenneme, kötü bir Müslümanın ise cennete gitmesi adaletsizlik değil mi? – Mesken
Ara
Close this search box.

İyi bir Ateistin cehenneme, kötü bir Müslümanın ise cennete gitmesi adaletsizlik değil mi?

Adaletten bahsetmek için hükmün verilmiş olması gerekir, fakat şu ana kadar insanlara herhangi bir hüküm verildiğini görmedik. Ayrıca, soruda “iyi bir ateistin cehenneme gideceği” ve “kötü bir Müslümanın cennete gideceği” gibi kesin hükümler belirtilmiş, fakat dini açıdan bu iki durumun aynı kesinlikte olmadığını söylememiz gerekir. Bu konuya daha detaylı olarak yazımızın devamında değineceğiz.

Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Müslümanların işi Müslüman olmayanlara göre daha zor. Çünkü daha fazla bilgiye sahip oldukları için daha fazla mesuliyetleri olduklarını ve bu dünya sınavında daha fazla soruya muhatap olacaklarını belirtmemiz gerekiyor.

Bir örnek vermek istiyorum: Siz bir sınav yaptığınızda, ilkokul öğrencisine mi yoksa üniversite öğrencisine mi daha zor sorular sorarsınız? Elbette üniversite öğrencisine daha zor ve daha fazla soru sorarsınız. İşte Müslümanların durumu da aynı şekilde, Müslüman olmayan ve İslam’dan habersiz olanlara göre daha zorlu olabilir. Müslüman olmayanların veya İslam’dan habersiz olanların durumu ve sorumluluklarıyla ilgili olarak, ileride daha detaylı bir şekilde ifade edeceğiz.

Öncelikle soruda bahsedilen “iyi bir ateist” ifadesi üzerinde biraz düşünelim.

Bir şeyin iyi ya da kötü olarak değerlendirilmesi, amacına uygun kullanımıyla ve hedefine ulaşmasıyla ilgilidir. Bu fikri bir örnek üzerinden açıklayalım: Bulaşık makinesi.

İyi bir bulaşık makinesi, temizlik amacıyla tasarlanmıştır. Dolayısıyla, başarılı bir bulaşık makinesi, bulaşıkları temiz ve parlak bir şekilde yıkayabilmelidir. Bu, onun amacına uygun şekilde çalıştığını ve başarılı bir performans sergilediğini gösterir. Ancak aynı bulaşık makinesi, ütü yapma özelliğine sahip olmadığı için kötü bir bulaşık makinesi olarak değerlendirilemez. Çünkü ütü yapmak, bulaşık makinesinin amacı veya işlevi değildir.

İnsanın da yaratılış amacı hakkında konuşacak olursak, Kur’an-ı Kerim’de açık bir şekilde ifade edilir ki, Rabbimiz insanların ve cinlerin sadece kendisine ibadet etmek için yaratıldığını bildirir. Yani, insanın temel varoluş amacı Allah’a kulluk etmek ve O’na yönelmektir. İnsanın “iyi” veya “kötü” olarak değerlendirilmesi de, bu yaratılış amacına ne kadar uygun davrandığına bağlıdır.

Bu sebeple, “iyi bir ateist” ifadesi aslında içerisinde bir çelişki barındırır. Elbette insanlara saygılı davranan, yardım etmeye çalışan ve çevresine zarar vermeyen bir insanın güzel özellikler sergilediğini söyleyebiliriz. Bu davranışlar zaten insanın sergilemesi gereken kulluk vazifeleri içinde yer alan ahlaki değerlerdir. Ancak bu güzel özelliklere rağmen kişiyi cehenneme müstahak kılan şey, işlediği günahların büyüklüğüdür.

Bu noktada aklımıza “60 yıl boyunca Allah’ı inkar eden birinin cezası yine 60 yıl olması gerekmez mi? 60 yıllık bir küfür karşılığında sonsuz bir cehenneme gitmesi haksızlık değil mi?” şeklinde bir soru gelebilir. Bu sorunun cevabını ilgili yazımızda bulabilirsiniz.

60 yıl boyunca Allah’ı inkar eden birinin cezası yine 60 yıl olması gerekmez mi? 60 yıllık bir küfür karşılığında sonsuz bir cehenneme gitmesi haksızlık değil mi?

Sorunuzun ikinci kısmı olan “Kötü bir müslümanın cennete gitmesi” durumundan bahsedecek olursak şu anda müslüman olan herkesin cennete gideceğinin bir garantisinin olmadığını ifade edebiliriz. Çünkü bir kişi hayatının belirli bir döneminde müslüman olabilir, ancak daha sonra dininden çıkarsa, geçmişteki müslümanlık durumu onu kurtarmaz. İman etmek, O Hâlıkı, sıfatlarıyla, isimleriyle, umum kâinatın şehadetine istinaden kalben tasdik etmek; ve elçileriyle gönderdiği emirleri tanımak; ve günah işlediği ve emre muhalefet ettiği vakit, kalben tevbe ve nedamet etmek iledir. Yoksa, büyük günahları serbest işleyip istiğfar etmemek ve aldırmamak, o imandan hissesi olmadığına delildir. Bu yüzden asıl önemli olan, kişinin Müslüman olarak doğru bir inançla yaşaması ve Müslüman olarak hayatını sonlandırmasıdır. Bu, sadece isimde Müslüman olmanın yeterli olmadığını gösterir.

Bir örnek vermek gerekirse, düşünelim ki bir kişi bir süreliğine sporla ilgileniyor ve bir spor dalında başarılı oluyor. Ancak sonrasında sporla ilgilenmeyi bırakıp başka bir yöne kayıyor. Bu durumda kişinin eski spor başarısı, şu anki durumunu değiştirmez. Çünkü önemli olan, kişinin sporla ilgili başarısını sürdürmesi ve sonuç olarak spor kariyerini başarılı bir şekilde tamamlamasıdır.

Bir şeyin iyi veya kötü olarak değerlendirilmesi, amacına uygun bir şekilde kullanılması veya hedefini gerçekleştirmesiyle ilişkili olduğunu daha önce belirtmiştik. Bu bağlamda, kötü bir müslüman, Allah’ın emirlerine uymayan ve yaratılış amacına tam olarak uygun davranmayan bir kişi olarak tanımlanabilir. Ancak burada dikkat etmemiz gereken nokta, kötü bir müslümanın Allah’ın emir ve yasaklarını inkar etmediği, ancak bunlara tam olarak riayet etmediği ve bazen yerine getirdiği, bazen ise getirmediği şeklindedir. Yani, kuralları tanımamakla kuralları kabul edip kısmen uygulamak tamamen farklı kavramlardır.

Bir öğrenciyi ele alalım. Bu öğrenci, okulun mevcut kurallarını kabul ettiği halde, zaman zaman derse geç kalıyor veya ödevlerini yapmıyor. Bu durumda notları kötü olsa bile öğrencilik statüsü devam eder, değil mi? Ancak burada unutulmaması gereken önemli bir nokta var: Eğer bir öğrenci sürekli olarak kötü notlar alıyor ve bu durumu düzeltmek için hiç çaba göstermiyorsa, bu durumda üst üste sınıfta kalma ve hatta okuldan atılma riski vardır. Bu yüzden, öğrencinin notlarını düzeltme çabası göstermesi son derece önemlidir. Bir kez sınıfta kalsa bile, gelecek sene daha fazla çalışarak sınıfı geçmek için azimle çaba sarf etmelidir. Benzer şekilde, günahları işlemeye ısrarla devam eden ve bu günahlara tövbe etmeyen bir kişi için iman nurunu kaybetme ihtimali söz konusu olabilir.

Şimdi, farklı bir öğrenci profiline odaklanalım; bu öğrenci okulun kurallarına uymamakta ve üstelik kendisine hatırlatıldığında veya uyarıldığında bu kuralları reddettiğini dile getirmektedir. Düşünelim, eğer siz bu okulun yöneticisi olsaydınız, ne yapardınız? Muhtemelen bu kişiyi öğrencilik statüsünden çıkarırdınız, çünkü zaten kendisi de öğrenci olmadığını kabul etmektedir.

Konumuza geri dönecek olursak, bir müslümanın “kötü” olarak nitelendirilmesi, Allah’ın koyduğu kanunları kabul etmesine rağmen, bu kanunları gerektiği gibi uygulayamamasından kaynaklanır. Yani, bazı Müslümanlar, tam olarak Allah’ın emirlerine uymada zorluklar yaşayabilir ve bu nedenle sorumluluk taşırlar. Ancak bu durum, onların hala birer müslüman olduğu gerçeğini değiştirmez.

Bu noktada, hayatlarını imanlı bir şekilde tamamlayan kötü bir müslümanın günahlarının ve sevaplarının durumuna bağlı olarak, doğrudan cennete gidebilir veya işlediği günahların cezasını çekmek üzere cehenneme gider ve ardından cennete kabul edilir.

Burada belirtmek gerekir ki, cehenneme giden kişi, sayısız manevi suçlar işlediği için cehennemi hak etmektedir. Ancak kişinin sınırlı sayıdaki güzel amelleriyle ebedi güzelliklerin yeri olan cennete gitmesi, tamamen Allah’ın rahmetinden kaynaklanır.

Facebook
WhatsApp
Twitter
LinkedIn
Tıkla Gönder
1
💬 Bilgi almak istiyorum..
Scan the code
Merhaba https://meskenakademi.com/iyi-bir-ateistin-cehennem-kotu-bir-muslumanin-ise-cennete-gitmesi-adaletsizlik-degil-mi sitesinden geliyorum. Bilgi almak istiyorum.