1400 sene önce gelmiş olan İslam, çağımızın sorularına cevap verebilir mi ve günümüz ihtiyaçlarını karşılayabilir mi? 1400 sene önce konulan kurallar bugün hala geçerli olması mantıksız değil mi? – Mesken
Ara
Close this search box.

1400 sene önce gelmiş olan İslam, çağımızın sorularına cevap verebilir mi ve günümüz ihtiyaçlarını karşılayabilir mi? 1400 sene önce konulan kurallar bugün hala geçerli olması mantıksız değil mi?

Hayal edin ki siz bir makine mühendisisiniz ve harika bir makine icat ettiniz. Makinenin nasıl çalıştığını, ihtiyaç duyduğu unsurları ve olası sorunlarda nasıl çözümler üreteceğinizi başkalarından daha iyi bilirsiniz. Aynen öyle de Allah Yaratıcı olarak ihtiyaçları, hayat boyunca karşımıza çıkabilecek sorunları ve çözümlerini en iyi bilendir. Bu sebeple, kutsal kitabımız olan Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz (asm) aracılığıyla, nasıl davranmamız gerektiğini bizlere öğütlemektedir

Ayrıca 1400 sene öncesinden bugüne dair bilgiler veren bir Kitab’a neden uymayalım? Evrenin genişlemesi(Zariyat-47), demirin indirilmesi(Hadid-25), evrendeki mükemmel yörüngeler(Yasin-38, Yasin-40, Enbiya-33,Lokman-29),denizlerin birbirine karışmaması(Rahman Suresi 19-20) ve bunlara benzer daha bir çok ayetle 1400 sene öncesinden, günümüz teknolojisiyle keşfedilebilen gerçeklerin belirten Allah elbet bizim karşılacağımız sorunları da en iyi bilendir. Burada şu noktaya değinmeden geçemeyeceğim;

Acaba milattan önce 3. yüzyılda yaşayan dahi bilim insanı Arşimet’in keşfettiği suyun kaldırma kuvveti prensibine karşı bir itirazımız var mı? Ya da Newton’un yerçekimi kanununun geçerliliğini sorguluyor muyuz? Bu büyük bilim adamları, yeni bir kanunu (haşa) yaratmadılar, Allah’ın evrenin yaratılışından beri geçerli olan kanunlarını keşfettiler.

Bugün, yüzlerce yıldır geçerli olduğuna inandığımız bu kanunları sorgulamıyoruz. Onlara güvenip, hayatımızın bir parçası haline getiriyoruz. Bu kanunları keşfedenleri sorgulamazken bu kanunları yaratan Allah’ın, insanoğluna gönderdiği kurallarını sorgulamamız ne kadar mantıklı olur?

Evet Allah’ın Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz (asm) aracılığıyla bizlere yol gösterdiğini belirtmiştik. Elbette hayatta karşımıza çıkabilecek durumların tamamını Kur’an ve Sünnette detaylı bir şekilde belirtmek mümkün değildir. Örneğin, yasaklı içeceklerin hepsinin ayrı ayrı belirtilmesi istense, bunun için ciltler dolusu kitap gerekebilirdi. Ancak içki ve kumar konusunda “Rasûlüm! Sana içki ve kumarın hükmünü soruyorlar. Şöyle de: “Onlarda büyük bir günah ve zarar, bununla birlikte insanlar için birtakım faydalar da vardır; fakat günah ve zararları faydalarından daha büyüktür.” (Bakara, 219) şeklinde bir ayet bulunmaktadır. Bu ayet, içki ve kumar gibi zararlı alışkanlıkların haram olduğunu vurgularken, genel bir kural sunar. Detaylı içecek listesi vermek yerine, genel bir ilke ortaya konmuştur.

Bal, darı, arpa ve benzeri maddelerin mayalanması sonucu elde edilen içkiyle ilgili olarak, Peygamber Efendimiz (asm)’e sorulduğunda, cevaben “Her tür sarhoşluk veren şey içkidir. Ve her içki de haramdır” buyurmuşlardır. Bu sözlerle Peygamber Efendimiz, genel bir hüküm vererek sarhoşluk yapabilecek her türlü şeyin içki olduğunu ve her içkinin de haram olduğunu belirtmiştir. Ancak sarhoş edici içkileri ayrıntılı bir şekilde tek tek belirtmemiştir.

Hız sınırının belirlendiği bir yol düşünelim. Diyelim ki bu yol için 150 km/saatten daha hızlı gitmek yasak olsun. Devlet, bu hız sınırını belirlerken 151, 152, 153, 154 gibi her bir hız değerini ayrı ayrı belirtmiyor, değil mi? Bunun yerine genel bir hüküm koyarak 150 km/saatin üzerindeki hızların yasak olduğunu ifade ediyor.

Evet, aynı şekilde Kur’an ve Sünnet’te, insanların karşılaşabileceği her durum için ayrı ayrı hükümler bulunmamaktadır. Ancak bu durumları kapsayan genel hükümler bulunmaktadır. Daha spesifik ve detaylı durumlar için ise bu genel kaidelerden türetilen hükümler mevcuttur. Ancak bizim ilmi sınırlılıklarımız ve yetkinliklerimiz düşünüldüğünde, bu hükümleri kendimiz çıkarabilmemiz mümkün değildir. Bu nedenle, bu konuda yetkilendirilmiş müçtehitlere ve alimlere başvurmalıyız.

Peygamber Efendimiz (asm)’den sonra, Müslüman toplumunun çoğunluğu Kur’an ve Sünnet’ten hüküm çıkarma yeteneğine sahip olmadıkları için, meseleleri anlamak için ictihad yapabilen âlimlere başvururlardı. Bu âlimler, adeta peygamberlik görevini yerine getirerek, Kur’an ve Sünnet’in hükümlerini bilmeyenlere öğretirlerdi. Bu sayede, İslam hukukunun anlaşılması ve uygulanması sağlanırdı.

Eğer daha ayrıntılı bilgi edinmek isterseniz, “Mezheplere ne lüzum var; herkes kendisi Kur’an’ı ve hadîsi okuyup hüküm çıkaramaz mı?” başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz. Bu yazıda, mezheplerin gerekliliği ve her bireyin kendi başına Kur’an ve hadislerden hüküm çıkarabilme konusundaki tartışmalar ele alınmaktadır.

Facebook
WhatsApp
Twitter
LinkedIn
Tıkla Gönder
1
💬 Bilgi almak istiyorum..
Scan the code
Merhaba https://meskenakademi.com/1400-sene-once-gelmis-olan-islam-cagimizin-sorularina-cevap-verebilir-mi-ve-gunumuz-ihtiyaclarini-karsilayabilir-mi-1400-sene-once-konulan-kurallar-bugun-hala-gecerli-olmasi-mantiksiz-degil-mi sitesinden geliyorum. Bilgi almak istiyorum.