“İki denizi birbirlerine kavuşmak üzere salıvermiştir. Aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar.” (Rahman suresi 19-20)
Bu ayetin ifadesi, estetik ve derinlik bakımından insanı hayran bırakan bir güzellik taşımaktadır. Ayet, denizlerin fırtınalara ve dev dalgalarına rağmen birbirine karışmadığını anlatarak doğanın muazzam düzenini gözler önüne sererken, insanın içinde derin bir tefekkür uyandırmaktadır.
Evet, bilim her zaman olduğu gibi Kur’an’ın ayetlerini tasdik etmekte ve onun Allah’ın kelamı olduğunu somut bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, deniz bilimci Kaptan Jacques Cousteau’nun su engelleri üzerine yaptığı araştırmaların bulguları, doğanın derin sırlarını açığa çıkaran bir keşif gibi karşımıza çıkmaktadır. Cousteau, Akdeniz’in diğer denizlerden farklılık gösteren tuzluluğu ve yoğunluğunu keşfetmiş ve bu durumu birleşen denizler arasında engel oluşturan harika bir su perdesi olarak açıklamıştır. Farklı denizlerin birleşim noktalarında benzer engellerin varlığına dair yapılan keşif, bilim dünyasında büyük bir şaşkınlığa yol açmıştır.
Kaptan Cousteau’nun bu keşfi, denizlerin birleşmesine rağmen suların karışmamasının gerçek bir mucize olduğunu doğrulamaktadır. Rahman Suresi’nde geçen “İki denizi birbirlerine kavuşmak üzere salıvermiştir. Aralarında bir engel vardır, birbirlerine geçip karışmıyorlar.” ayeti, bilimin bulgularıyla tam bir uyum içindedir.
Dünyadaki bir başka su engeli, tatlı su nehirlerinin denizlere döküldüğü haliç ve deltalarda gözlemlenir. Nehirler, üst ve dip akıntılarıyla birbirine karışmaları mümkün olmasına rağmen, denizlere döküldükleri noktalarda asla tuzlu su ile birleşmezler. Allah’ın bu kusursuz düzeni, tatlı su kaynaklarının ve çevrelerindeki canlıların korunmasını sağlar.
Kur’an, bu tatlı ve tuzlu suların karışmaması mucizesine Furkan Suresi’nde şu ayetiyle vurgu yapar: “İki denizi birbirine salıveren de O’dur. İşte şu susuzluğu gideren tatlı bir su, diğeri de tuzlu ve acı bir sudur. Aralarına ise, Allah birbirlerinin sınırlarını aşmaktan alıkoyan bir engel koymuştur.”
Denizlerin birbirine ve tatlı suların denizlere karışmaması mucizesi, Allah’ın kudretinin muazzam bir yansımasıdır. Bu gerçeklerin 1400 yıl önce Kur’an’da dile getirilmiş olması, sadece bilgiye değil, aynı zamanda Kur’an’ın ilahi bir kaynak olduğuna dair güçlü bir delil sunmaktadır. Bu bilgiyi o asırda yaşayan ve okuma-yazma dahi bilmeyen bir beşerin keşfine dayandırmak asla akıl bir insanın yapabileceği bir düşünce değildir. O halde, bu kitap Kur’an’dır ve o yüce varlığın ebedi sözüdür. Biz buna inanır ve iman ederiz!