Cevap
Değerli Kardeşimiz;
Kaderi tenkit etmek, Allah’tan gelene razı olmamak, onun takdirini ve taksimatını beğenmemek demektir. Bu ise kulluk şuurundan mahrum olmak demektir.
Sonsuz aciz, fakir ve zayıf, zavallı olan bir insanın, kudreti sonsuz, iradesi mutlak ve ilmi nihayetsiz olan Allah’ın takdirine razı olmaması ebedî bir felakettir.
“Kaderi tenkit eden başını örse vurur kırar.” sözü mühim hakikatleri ifade ediyor. Bu sözün bir kıssası varsa da bilemiyoruz. Ancak, kaderi tenkit eden insanların her zaman büyük sıkıntıya düştüğü, herkesin ciddi manada yaşadığı veya gördüğü hadiselerdir.
Üstat Hazretleri “Kaderin her şeyi güzeldir.” buyurur. Bu hakikatin sonsuz denecek kadar çok delili var. Bunlardan birisi de organlarımızın, mesela gözlerimizin takdiridir. Gözlerimizin yeri, büyüklüğü, şekli, özellikleri hep kader ile planlanmıştır. Bu takdirlerin hepsi güzeldir.
İşte kendinde ve çevresinde kaderin böyle sonsuz güzelliklerini ibretle seyreden bir mümin, bu dünya hayatından bir başka hayata göçmesinin de güzel olduğunu anlar ve ölümün “firak değil visal” olduğunu bilerek, ölüm korkusundan da emin olur ve selamet bulur.
Anne rahminde kadere tam teslim olarak, kendimizden habersiz bir hayat geçiriyorduk. Bu arada bütün organlarımız da en hikmetli şekilde yaratılıyor ve yerli yerine konuluyordu.
Aynı teslimiyeti ilah emirlere uyma konusunda da göstermek durumundayız. Peygamber Efendimizin (asm.) kabrin, ehl-i iman için, “cennet bahçelerinden bir bahçe” (bk. Ahmed b. Hanbel, Cennet, 2-5) olduğu müjdesi bizim için en güzel bir emniyet ve selamet müjdesidir.
Selam ve dua ile…