İnsan hasta olmaktan niçin korkar? İmanın buradaki yeri ve önemi nedir? – Mesken
Ara
Close this search box.

İnsan hasta olmaktan niçin korkar? İmanın buradaki yeri ve önemi nedir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Öncelikle şu önemli noktayı nazara vererek sorunun cevabına geçelim: Bu vücud bizim kendi mülkümüz değildir, bize emanet verilmiştir. O vücudu her türlü hastalıklardan korumak ve hastalandığında tedavisine gayret etmek bizim vazifemizdir.

Bununla beraber, bu dünya saadet mahalli değil imtihan meydanıdır. Allah, kullarının ciddiyet ve samimiyetlerini denemek için onları bazı musibetlerle imtihan ediyor. Her şeyin dizgininin Allah’ın kudret elinde olduğunu, hiçbir hâdisenin başıboş olmadığını bilen bir insan, hiçbir şeyden korkmaz. O bilir ki, dünyada sürekli bir bahar olmadığı gibi, kâinatın en mükemmel meyvesi olan insanın da hep baharı yaşaması mümkün değildir. Dünyada tipi, fırtına, boran ve kış olduğu gibi, insanın da fırtınası ve kışı vardır. Hastalıklar, musibetler ve ihtiyarlık birer fırtınadır. İnsan havanın hep sakin olmayacağını bilirse, fırtınalara hazırlıklı olur. Bedeninin hep sıhhat üzere kalmayacağını unutmazsa, hastalıklara karşı sabırlı olur.

Bütün iyiliklerin ve güzelliklerin membaı tahkiki iman olduğu gibi, cesaret ve metanetin de membaı tahkiki imandır. Tahkiki imanı elde eden bir müminin, değil hastalıktan korkması, belki kâinat bomba olup patlasa muhtemeldir ki onu endişelendirmez. Başa gelen hâdiselere, bela ve musibetlere sabretmek imanın kuvvetine göre herkeste faklı olur. İmanı sağlam ve kavi olan birisi hâdiselerin tazyikinden fazla etkilenmezken, imanı zayıf olan kişi her hâdise karşısında titrer. Yani “Dünyevi korku ve endişelerin panzehiri tahkiki imandır.”

Hastalıklara ve musibetlere sabretmek ibadettir ve kulluğun esasıdır. Musibetler, kulun günahlarını döker, acizliğini idrak ettirir, daha ziyade dua ve niyazda bulunmasına vesile olur. Sabretmek şartıyla, musibetler; insan ruhunun terakkisine, kalbin fani dünyadan baki âleme yönelmesine, insanın acz ve fakrını hissederek Rabbine daha fazla dua ve iltica etmesine vesile olur. Ayrıca, günahlara kefaret olmakla bir kısım cezaların ahirete kalmamasına vesile olurlar. Bunlar musibetlerin nurlarıdır.

Mümin, her şeyin tedbir ve dizgininin Allah’ın kudret elinde olduğunu bildiği için, hiç bir şeyden endişe ve telaş etmez. Mümin bilir ki, Allah bir musibeti alnına yazmış ise, bundan kurtuluş yoktur. Eğer yazılmamış ise, hiçbir güç o musibeti onun başına bela edemez. Bu tevekkül ve düşünce, mümini rahatlatır ve cesur kılar. İşte bu düşünce bir nevi psikolojik yükün, yani hâdiseler karşısında endişe ve telaş etmenin tevekkül vasıtası ile kadere atılması demektir.

Ekseriyetle hastalıklar ölüme sebebiyet verdiği için, insanlar hastalıktan korkarlar. Zaten inanmayan biri ölümü bir yokluk ve hiçlik olarak gördüğü için korkar. İmanı olmayan kişi, dünyada Üstadın ifadesiyle “sahipsiz, hamisiz” bir hayat yaşamakla, ölümü hiçlik karanlığı olarak görmekle büyük bir ıstıraba düşer. Dünyevî servetleri, makamları ve sair imkânları bu boşluğu doldurmaz ve böyle bir insan mes’ut olamaz

İmanı zayıf olan ve ibadetlerini yapmayan müminler de azap göreceği için ölümden korkarlar. Hakiki bir mümin, ölümün arkasındaki o muhteşem hayatı imanla görse ve ibadetle onu arzulasa, ne ölümden ne de ölüme sebebiyet veren hastalıktan korkmaz. Mü’min, ölümün hiçlik olmadığını, kabrin bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısı olduğunu bilmekle de apayrı bir saadet kapısı görür.

İman, bütün korku ve endişelerin en müessir tek ilacıdır.

Selam ve dua ile…

Facebook
WhatsApp
Twitter
LinkedIn
Tıkla Gönder
1
💬 Bilgi almak istiyorum..
Scan the code
Merhaba https://meskenakademi.com/insan-hasta-olmaktan-nicin-korkar-imanin-buradaki-yeri-ve-onemi-nedir sitesinden geliyorum. Bilgi almak istiyorum.