Cevap
Değerli Kardeşimiz;
Bir şeyin güzel ya da çirkin olmasını, Allah’ın emri ve yasaklaması belirler. Allah bir şeye güzel derse o şey güzel olur, bir şeye çirkin derse o şey de çirkin olur. Bu ehlisünnetin görüşüdür. Mesela, Allah sabah namazının iki rekat olmasını emrettiği için o kadar rekat kılmak güzeldir. Diğer sayılarda kılmak, çirkindir. Aynı şekilde balık etine helal dediği için helal, kurbağaya haram dediği için haram olur.
“Bir şeyin güzel ya da çirkin olması zatındadır. Yani bir şeyin güzel ya da çirkin olması Allah’ın emir ve yasağına bakmaz, çirkin çirkindir güzel güzeldir. Allah da buna güzel ya da çirkin demek durumundadır.” değerlendirmesi ise sapkın ve bid’a ehli Mutezile’nin görüşüdür.
Bunlara göre işlediğimiz bir amelin güzel ya da çirkin olmasını belirleyen -haşa- Allah değil, amelin kendi durumudur. Bu bakış açısına göre işlemiş olduğumuz bir amel için, “güzel mi çirkin mi oldu?” gibi bir vesveseye maruz kalması normalleşiyor.
Ama ehlisünnete göre “amelin güzel ya da çirkin olmasını belirleyen Allah” olduğu için kişinin böyle bir vesveseye maruz kalması söz konusu değildir.
Mesela sen namaz kıldın veya abdest aldın. Halbuki namazını ve abdestini bozacak bir sebep, işin özünde var; lakin sen o namaz ve abdesti bozan sebep hakkında hiçbir bilgiye sahip değilsin ve işin farkında değilsin. Bu durumda senin namazın ve abdestin hem sahihtir, hem hasendir.
Selam ve dua ile…